KALIN, SAÇI, OKUNTU, AŞERME, TOY, DARISI BAŞINA..
KALIN, SAÇI, OKUNTU, AŞERME, TOY, DARISI BAŞINA
Dr. Ali Berat ALPTEKİN
KALIN
Kalın ve dolayısıyla söz kesimi, bir çeşit devlet törenini andıran merasimdi. Örnek olarak Radloff’un tespit ettiği kalın anlaşmasından sonra yapılan bir tören, bu konuda bize açık bir fikir verebilir. Kalın anlaşmasından sonra, kız ve oğlan aileleri ile ona bağlı topluluklar hep birlikte ata binerler, at üzerinde karşılaşırlar ve böylece söz kesimi at üzerinde yapılırdı. Biliyoruz ki Türklerde, sulh anlaşmaları, savaş kurultayı ile savaşta elçi kabulleri at üzerinde olurdu.SAÇI
Saçıyı açıklarken kurbanlar üzerinde de durmamız gerekmektedir. Buna göre kurban kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılır. Bugün Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar her yerde bilinen kanlı ve kansız kurban kesme âdeti çok eski bir Türk geleneğidir. Başlangıçta “ak boz atın” kurban edilmesi şeklindeki kanlı kurbanlar zamanla koyun, keçi, deve gibi hayvanların kesimine dönüşmüştür. Kansız kurbanlar ise insan hayatının her safhasında görülür. Yukarıda Kazak Türkçesinden verdiğimiz aktarmada da görüldüğü gibi doğum, evlenme ve ölümde karşılaştığımız bu törenlerdeki asıl amaç bir şeyin saçılması (darı, mısır, para, şeker, vb.); bir şeyin yapıştırılması (taş, mum, vb.); bir şeyin dökülmesi (kan, süt, su); bir şeyin sürülmesi (süt, kan, vb.)dir. İster saçılsın, ister dökülsün, isterse sürülsün hepsinin ortak hedefi arzu ve isteğin yerine gelmesi içindir. Evlenmede gelinin üzerine saçılan tıpkı kalında olduğu gibi, göçebe kültüründe süt ve süt ürünleridir. Ekinci kültüründe süt ürünlerinin yerini tarım ürünleri almıştır. Yerleşik kültüre geçilmesiyle birlikte yukarıdaki ürünlerin yerini, para, vb. leri almıştır. Bugün Türkiye’mizin her yöresinde olduğu gibi Ceyhan ilçemizde de “darısı başına” deyimi bilinmekte ve sözlü kültürümüzde yaşamaktadır.
OKUNTU
Konuyla ilgili bir başka kavram okuntudur. Dîvânü Lûgati’t -Türk’te “Ol meni oqıdı: O, beni çağırdı” şeklinde karşılaştığımız bu kavram, Kutadgu Bilig’de, “okıcı: davetçi; okıkçı, okıtçı: davetçi”gibi anlamları içermekte olup davet etme, paylaştırma gibi anlamları bünyesinde taşımaktadır. Günümüzde bu anlamlar içerisinde karşılaştığımız paylaştırma unutulmuştur. Ancak ok atarak evlenme başta Dede Korkut Hikâyeleri’nde olmak üzere, pek çok metinde evlilik şartı olarak bilinmektedir. Bu arada gelin otağının dikileceği yerin belirlenmesinde de ok atma işleminin yapıldığını hatırlatmak isteriz. Anadolu’da davet etmek anlamına gelen “okuntu” kavramının da ok atma ile münasebeti olduğunu biliyoruz. Okunmayan, yani okuntu verilmeyen Toroslu Türkmen hiç tereddüt etmeden komşusuna küser.
AŞERME
Üzerinde duracağımız bir başka folklor terimi Türkiye Türklerinde aşerme, Azerbaycan Türklerinde ise yerikleme, ağız tatsızlığıdır. Aşerme (yerikleme, ağız tatsızlığı) döneminde kadın hazırladığı yemekleri yiyemez, midesi bulanır, başı döner, halsiz olur. Bu sebepten hamile kadının yakın dostları onun arzu ettiği yiyeceği bulup getirirler. Buna Azerbaycan Türkleri arasında “yeriyi bulma”, “tike verme” denir. Aş eren kadının isteği yerine getirilmelidir, hatta isteği düşmanda bile olsa bulunup gelinmelidir. Azerbaycan Türkleri arasında istenilen bulunmazsa bu büyük günah olarak kabul edilir. Hem Türkiye Türklerinde hem de Azerbaycan Türklerinde iki canlı (yüklü) kadının isteğinin yerine getirilmesi arzu edilir, eğer bu istek yerine getirilmezse çocukta olumsuz bazı hususların oluşacağına inanılır. Aş eren kadının çocuğunun gözü güzel olsun diye balık yedirilir. Çocuğun genel güzelliği için de anneye ceylan, sülün, turaç eti yedirilir.
TOY
Üzerinde duracağımız son kavram toydur. Türklerin ilk törenleri içerisinde en önemlisi ölen/şeylandır. Kelime ister şölen, isterse düğün olsun ana fonksiyonu açların doyurulması çıplakların giydirilmesi olup “potlaç”kavramı da bu konuyla ilgilidir. Nitekim Dede Korkut Hikâyeleri’nde, Hanlar Hanı Bayındır Han yılda bir kere “attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kırdırır, dağ gibi et, göl gibi kımız sağdırır” ve bütün Oğuz kavmine evine yağmalatır. Toyun ikinci fonksiyonu küslerin barıştırılması, insanlar arasında dayanışmayı sağlamaktır. Üçüncü olarak da bu tür toplantılarda önemli kararların alınmasıdır. Bugün Hazar Denizi’nin doğusunda toy dediğimiz zaman Türkiye Türkçesindeki düğün aklımıza gelmektedir. Ancak burada şu hususu da belirtelim ki, toy veya şölen sadece Türkiye Türkçesindeki düğün de değildir. Annenin hamileliğinden, ölüme kadar her yerde toy vardır. Eğer insan hayatını şöyle bir gözümüzün önünde canlandıracak olursak bebeğin doğumunda, ad verilmesinde, erkekse sünnetinde (Mesalâ, sünnet şöleninde kurban kesilir ve davul zurna çalınır); diş hediği (göllesi, bulguru)nde, yürüdüğünde, nişanlandığında, evlendiğinde toy düzenlenir. Mesalâ, Karaçay-Balkar Türklerinde “tiş cırma” âdeti yapılır. Akraba ve komşular eve davet edilir, şölen-toy düzenlenir, kutlama yapılır. “Çocuğun baba veya annesi bir avuç mısırı çocuğun başından aşağı döker.”
http://goo.gl/eGRw0A
Foto : Foto : http://goo.gl/tTLXPZ
B.Tarhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder