5 Mart 2016 Cumartesi

Türkler ve Vatanları..


Türkler ve Vatanları
Doç.Dr.İsmail Doğan
Türklerin Ana vatanı neresi idi? Sibirya ormanları mı idi? Altay dağları Ergenekon mu idi? Türklerin ana vatanları konusunda muhtelif görüşler bulunmaktadır. Tarihçiler, umumiyetle Çin kaynaklarından hareketle Türklerin ilk yurdunu Altay dağlarının etekleri olarak göstermektedirler. Sanki Altay Dağlarının eteklerinde bir Türk kaynağı var burada 'bir at bir Türk‘ çıkıyor ve bu kaynak hiç kesilmeden Asya‘nın ve Avrupa‘nın değişik bölgelerine göç gönderiyor. Böyle bir şey mümkün mü? Tek kaynaktan dünyanın dört bir yerine giden Türkler?

1 Şubat 2016 Pazartesi

Türk Dili’nin Beş Bin Yılı..

Türk Dili’nin Beş Bin Yılı
——————————————————————–

Prof. W. F. Albright tarafından hatırlatılan “İşte burada arkeoloji yine eski bir felsefi söz olan ‘natura non facit saltum’ “tarihteki bütün zahiri devamsızlık içinde (bile) bir devamlılık mevcuttur” vecizesinin tam aksine tarih kitaplarında mevcut olan “Kayıp Diller” olgusu büyük bir tarihi ‘anomali’ oluşturmaktadır.

1 Ocak 2016 Cuma

TÜRKLERİN YILBAŞI / ÖZGÜRLÜK GÜNÜ BAYRAMI..


TÜRKLERİN YILBAŞI / ÖZGÜRLÜK GÜNÜ BAYRAMI
PROF. DR. DURSUN YILDIRIM
Başka toplumların hayatında olduğu gibi, Türk toplumunun, Türk boylarının hayatında da, yeni yıl kutlamaları, yılbaşı şenlikleri ve törenleri yer almıştır.
Atalarımız Hunlar, her yılın yılbaşı günü (miladı: Mart ayının 21 veya 22'nci günü) kağanın otağında bütün beyler toplanarak kendi töre ve geleneklerine göre çeşitli kutlamalar ve törenler yaparlarmış. Hunlar gibi kurttan türemiş, töreleri ve gelenekleri aynı olduğu bildirilen Köktürkler, otların yeşermesini yeni yılın başlangıcı sayarmış. Köktürk kağanları, o gün, beyleriyle birlikte, her yıl, "Atalar Mağarası"nda kurban kesip, anma törenleri düzenlermiş.

27 Aralık 2015 Pazar

GOTİK YAZIYA TÜRK (RUNİK) YAZISININ ETKİLERİ..


GOTİK YAZIYA TÜRK (RUNİK) YAZISININ ETKİLERİ
Doç.Dr. İsmail DOĞAN
Öncelikle Türk (Runik) yazısı hakkında bildiklerimiz bir hatırlayalım. ‘Sır, giz, esrar’ anlamına gelen Runik kelimesi okur yazar insanların çok az olduğu dönemlerde eski İskandinav alfabesini ifade etmektedir.

20 Aralık 2015 Pazar

BAŞKURT ŞAMANLARININ TEDAVİ USULLERİ


BAŞKURT ŞAMANLARININ TEDAVİ USULLERİ
Dr. Ahat Salihov
Başkurt asıllı meşhur tarihçi Ahmet Zeki Velidi Togan Orta Asya’da bulunduğu zaman hastalandığında Bakşı denilen Şaman tarafından tedavi edildiğini Hatıralar’ında anlatmıştır: ‘Burada ben müthiş bir sıtmaya tutulmuştum. Bu bende Buhara’dan beri vardı. Hükümet azasından Abdülhamit Arifov kinin getirmişti. O da kulaklarıma kötü tesir ediyordu. Bir gün dediler ki: ‘Yakında Akcar ismindeki köyde tecrübeli bir bakhşı, yani Şaman var. Ona tedavi ettirelim.’ Ben de çarnaçar razı oldum. Bakhşıya haber verdiler. Köyüne gittik. Meğerki bunlar Qarlıqlardanmış. O bir gün hazırlığını görecekmiş. İkinci günü akşam gittik.

22 Ekim 2015 Perşembe

AVARLAR VE BOSNA : İKİ MİLLET BİR TARİH..

AVARLAR VE BOSNA : İKİ MİLLET BİR TARİH
Doç.Dr. Osman Karatay
Eskiçağda Güneydoğu Avrupa'nın kabaca bugünkü Ukrayna ile Balkanların etnik yapısı şimdikinden bambaşkaydı ve o zamanlar şimdiye benzer hiçbirşey bulunmuyordu. Eskiçağın sonlarına doğru Almanya^dan gelen German toplulukları bu bölgenin görünümünü değiştirmeye, kalabalık yerleşimciler olarak bu toprakları sahiplenmeye başladılar ama bu durum iki asır bile sürmedi.

DAMGALARIN DANSI ÜZERİNE..

DAMGALARIN DANSI ÜZERİNE
Mehmet Aşçı
Kare, İskit’lerden beri eski Türk kültüründe kutsaldır.

Kadim Azerbaycan’da Gutti Devleti

Kadim Azerbaycan’da Gutti Devleti
Prof. Dr. Feridun AĞASIOĞLU
Azerbaycan Kadim Azerbaycan topraklarında, İslâm’a kadar birçok devlet kurulmuştur. Bunların hayli hissesi ayrı ayrı beylikler seviyesinden yukarı çıkmasa da, bazıları kudretli devlet, hattâ imparatorluk seviyesine kadar çıkabilmiştir. Böyle büyük devletlerden birisi de Gutti Devleti olarak adlandırdığımız kadim proto-Azerbaycan kavimlerinden olan Gutti boylarının kurduğu devlettir. Aratta Devleti istisna olmakla birlikte, Gutti Devleti şimdilik ilim âlemince bilinen Azerbaycan’da kurulmuş ilk büyük devlettir.

22 Ocak 2014 Çarşamba

IRK BİTİG VE SEMBOLLERİN KAVRAMSAL TEMELİ ..



İ.V. STEBLEVA (Rusçadan Çeviren : Dr. Halil İbrahim USTA)
Eski Türkçe eserler arasında Irk Bitig, gerçekten önemli bir yer tutmaktadır; zira bu eser, runik yazıyla kâğıda yazılmış ve zamanımıza kadar ulaşmış, eksik olmayan yegâne metindir. Metin oldukça uzun olduğu için, formu ve içeriği hakkında uzun değerlendirmeler yapmak mümkündür ve yazmanın oldukça iyi saklanmış olması sayesinde, ifadeler arasındaki bağlantılar kopmamıştır. Bununla birlikte bugüne kadar bilim dünyasında metnin telif edildiği yer, telif tarihi ve dinî niteliği hakkında ortak bir düşünceye varılamamıştır.

21 Ocak 2014 Salı

KALIN, SAÇI, OKUNTU, AŞERME, TOY, DARISI BAŞINA..


  • KALIN, SAÇI, OKUNTU, AŞERME, TOY, DARISI BAŞINA
    Dr. Ali Berat ALPTEKİN


    KALIN

    Kalın ve dolayısıyla söz kesimi, bir çeşit devlet törenini andıran merasimdi. Örnek olarak Radloff’un tespit ettiği kalın anlaşmasından sonra yapılan bir tören, bu konuda bize açık bir fikir verebilir. Kalın anlaşmasından sonra, kız ve oğlan aileleri ile ona bağlı topluluklar hep birlikte ata binerler, at üzerinde karşılaşırlar ve böylece söz kesimi at üzerinde yapılırdı. Biliyoruz ki Türklerde, sulh anlaşmaları, savaş kurultayı ile savaşta elçi kabulleri at üzerinde olurdu.

MANAS DESTANI..



MANAS DESTANI
DR. ERTUGRUL YAMAN

Manas, Türklerinin belirli bir döneme kadarki hayat tarzını, başından geçen olayları ve bütün olarak kültürlerini yansıtan muhteşem bir destandır.Kendi halkını bu derece güzel ve gerçekçi yansıtan eser pek azdır. 400.000 satırdan oluşan destan bu özelliği ile dünyanın en hacimli destanlarından biri olup hâlen "Manasçılar" tarafından yaşatılmaktadır.

Manas daha doğmadan önce Çin Han'ı Esenkan'ın kehanetle ilgili kitaplarında Kırgızlar arasında Manas adlı bir çocuğun doğacağı, Çet-Beeçini fethedeceği ve Çinlilerden bütün o acılı yılların intikamını alacağı kehanet edilmiştir. Uzun süredir oğul hasreti çeken Cakıp Han'ın nihayet bir oğlu dünyaya gelir.Çin Hanı Alööke'nin, Kırgızları Altaylara sürdüğü sırada doğan bu çocuğun elinde kan tutmaktadır. Bu kahramanlığın işaretidir.

Manas çok genç yaşında kabına sığmayan bir yiğit olur. Kırgızların başına geçer ve mücadeleli yaşamı başlar. Onun asıl ideali, dağınık haldeki boy ve oymakları birleştirmek, dirlik ve düzenliği sağlamak ve onları düşmanların zulmünden korumaktır. Oğuz Kağan'daki cesaret, Bilge Kağan'daki "Aç milleti doyurmak, çıplak milleti giydirmek, fakir milleti zengin kılmak ve dağılmış olan boyları birleştirmek" ülküsü Manas tipinde kendini bulmuştur.O, vatanı, milleti, dini ve namusu uğruna her şeyi göze alabilen büyük kahraman ve ulu bir dava adamıdır.
Manas mitolojik bir kahraman olarak, doğa güçlerini de kullanır. Kendisini, toprakla, dağla, gökle denk tutar.

Tamamı : http://goo.gl/bs8TfQ
Manasçı : http://www.youtube.com/watch?v=hBMG9dEWeTg
Ayrıca: http://goo.gl/YuQ9dm
http://aton.ttu.edu/pdf/Manas_Part_1.pdf
Resim: Kırgız Sanatçı Shigaev'in Manas'ı http://sakhalife.ru/node/64444

B.Tarhan

Ütülenmiş Giysilerle Dolaşan, İpek Mendil ve Eldiven Kullanan Türkler ..





Ütülenmiş Giysilerle Dolaşan, İpek Mendil ve Eldiven Kullanan Türkler

Divanü Lugati’t-Türk’ün söz varlığındaki ilgi çekici verilerden biri de Türklerin bin yıl önce giysilerini ütüledikleri, ütülü giysilerle dolaştıkları bilgisidir. Türklerde giyim kültürünün ne kadar köklü olduğunu, Türklerin bin yıl önce kırışmış giysilerini ütüleyerek giydiklerini belgeleyen bu bilgiler, Türklerin uygar bir toplum olduğunun göstergesidir. Bugün Türkçede ütü biçiminde kullandığımız söz Divanü Lugati’t-Türk’te ütüg biçimindedir. 

KUTLUGUN MÜHRÜ..

KUTLUGUN MÜHRÜ
Dr. Cengiz ALYILMAZ


(Kök)türk harfli eski Türk yazıtlarının bir kısmı, kullanım eşyaları (bıçaklar, kamalar, eyerler, kemerler, kadehler, vazolar, saksılar,mühürler, paralar...) üzerine hakkedilmiştir. Kullanım eşyaları üzerine hakkedilen yazıtlardan biri de "Mutrın Temdeg yazıtı"dır. 2.8x2.8 cm boyutunda bakırdan bir parçanın oyulması suretiyle hazırlanmış olan yazıt, bugün Mogolistan Halk Cumhuriyeti'nde Dundgovi Aymag'ın merkezi Mandalgov'daki müzede koruma altında bulunmaktadır.

OLTU/HOVAK (ALATARLA) KÖYÜ'NDE ESKİ TÜRK SANATININ İZLERİNİ TAŞIYAN BİR TARİHİ KALINTI..

Prof. Dr. Hamza GÜNDOGDU

Erzurum'un Oltu ilçesinin Hovak (Alatarla) Köyünde XI-XII. yüzyıllara tarihlenen bir kale şato bulunmaktadır. Ulaşım) güç olan köyün güneydoğusunda, eğimli bir arazide kurulmuş olan kale-şato, stratejik bakımdan da önem taşımaktadır.
Milattan önceki VII-VI. yüzyıllarda Orta Asya'dan büyük göçlerle gelen halkın bir kısmı da buraya yerleşmiştir. Ksenofon'un "Onbinlerin Dönüşü" adlı eserinde zikrettiği Tavok'ların yurdu olan çevre halkı, bu göçlerle buraya gelip yerleşen Orta Asya halklarından Saka (İskit) lardı. Daha sonra gelen Kıpçaklarla da yöre yöredeki Türk nüfusu giderek artmıştı.
Bu makalede Orta Asyalı gelenekleri Anadolu-Türk kültürü çerçevesinde sentezleyen yöre halkınca burada yaptırılan tarihi yapılardan ortaçağ geleneklerinin temsilcisi bir şato-kale üzerinde durulacaktır.

Tamamı: http://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/GSED/article/viewFile/2443/2453

B.Tarhan

10 Ocak 2014 Cuma

TÜRK KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA GEYİK MOTİFİ

Prof. Dr. Kazım Mirşan
TÜRK KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA GEYİK MOTİFİ
Dr. Gıyasettin AYTAŞ

Diğer milletlerde olduğu gibi, Türk milletinin de kendince kutsal saydığı hayvanlar vardır. Bunlardan biri de geyiktir. Geyik tıpkı Bozkurt gibi bazı Türk boylarının sembolü olmuştur. Bu bakımdan Türk mitolojisi ve efsanelerinde geyik motifine sıkça rastlanır. Geyik motifi, dilimizde, edebiyatımızda, halımızda, kilimimizde; velhasıl bütün sosyal hayatımızda farklı renk ve şekillerde yer alır.
Edebiyatta benzetme unsuru olarak geyiğin şu özelliklerinden yararlanılır:

TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞAÇ KÜLTÜ VE DUT AĞACI

Prof. Dr. Kazım Mirşan
TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞAÇ KÜLTÜ VE DUT AĞACI
Doç. Dr. Ülkü GÜRSOY

Türklerde önemli bir yeri olan tabiata ait unsurların tespiti ve bunların çeşitli motifler hâlinde gelecek nesillere aktarımı kültürel değerlerimizin yaşatılması açısından önemlidir. Evrenin var oluşundan itibaren su, hava, toprak kadar elzem, hayatın merkezinde var olan bir unsur da ağaçtır. Ağaç her şeyden önce var oluşu, hayatı, canlılığı, bereketi temsil eder. Türk ve Dünya kültüründe ağaca çağlar içinde birbirinden farklı pek çok rol verilmiştir.

Yu-chou'daki (Yeşim Eyaleti) atlı Barbarlar


Prof. Dr. Kazım Mirşan
Yu-chou'daki (Yeşim Eyaleti) atlı Barbarlar

Yu-chou’daki yabancı atlı Barbarlar,
Yeşil gözlüdür, kaplan derisinden başlıkları var.
Gülerek çift oklarını çekiyorlar,
Onbin kişi onlara karşı gelemiyor.
Yaylarını yuvarlak ay gibi atıyorlar,

7 Ocak 2014 Salı

ÇİN TOPRAKLARINDAKİ BAZI TÜRK SOYLULARININ KURGANLARI


Yrd. Doç.Dr. Tilla Deniz Baykuzu
İslamiyet öncesi Türk kültür tarihinin aydınlatılması yolunda, Türk hükümdarlarının kurganlarının Çin yıllıklarından taranması çalışmamızın devamı sayılan bu makalemizde 7.8. yüzyıllarda yaşamış ve her hangi bir sebeple bu topraklarda ölmüş olan Türk soylularının kurganların yerlerini tespit etmeye çalıştık. Bunun yanı sıra Türk soylularına ait bulunmuş arkeolojik verileri de ekledik. Bu kurganları araştırırken Türk ve Çin tarihinin ne kadar iç içe geçmiş olduğu Tang Hanedanlığı kurucu imparatorlarının Türklerle kurduğu akrabalık ilişkilerine de göz attık.

28 Aralık 2013 Cumartesi

İNSANIN ATASI, ORTA ASYA İNSANI, PROTO-TÜRKLER VE EN ESKİ TÜRK DEVLETLERİ

Prof. Dr. Kazım Mirşan

İNSANIN ATASI, ORTA ASYA İNSANI, PROTO-TÜRKLER VE EN ESKİ TÜRK DEVLETLERİ

- ON-OĞ (TANRI'nın ruhundan üflediği ilk insan, Âdem'in Cennet'teki hali)

- KİSİ-OĞLI İnsanı (Âdem ve soyu, M.Ö. 850.000 yılları)

AMERİKALI YAZARIN, “TÜRK TARİHİ TEZİ

Amerikalı Yazar;
Türk Tarihi Tezini Kanıtlıyor
Hiç tufandan önce insanların uygarlığının neye benzediğini öğrenmek ister miydiniz? Bu artık mümkün. Bu görüntüler,Türkiye ve Orta Asya’da kazılarla ortaya çıkmaktadır.

ADALET


Adalet ilkesiyle ilgili olarak, özellikle Kutadgu Bilig’de çok önemli ifadelere rastlanmaktadır. Bu eserin dört kahramanından birinin adaleti temsil ediyor olması çok anlamlıdır. Adaleti temsil eden Kündoğdu Han hükümdardır. Kutadgu Bilig’de devlet, birbirine bağlanmamış üç ayağı olan gümüş bir tahta benzetilmiştir.

27 Aralık 2013 Cuma

Eski Türklerde Maden İşçiliği

Maden işçiliğinin ilk safhasını işlenecek madenlerin topraktan çıkarılması oluşturur. Eski Türk yurtları yüksek kalitede demir cevherini barındıran bir arazi yapısına sahiptir. Çin kaynakları Kırgızlarda altın, demir ve kalay bulunduğunu, her yağmurdan sonra demire ulaşıldığını haber vermektedir . Birinci Altınköl yazıtında, Altay Dağları’nın altun yış olarak ifade edilişi dikkat çekicidir. Emel Esin, bu durumu Türk kültüründe maden unsurunun bir yansıması olarak değerlendirmiştir. İslam coğrafyacıları Karlukların meskûn olduğu Barlas Dağını “altındağı” olarak nitelemişler; Kimek ülkesindeki gümüş ve demir yataklarından bahsetmişlerdir. İdrisî, Oğuz ülkesindeki Marga nehrinin suları donduğunda yatağında çok miktarda altın tozu bulunduğu ve Oğuzların çıkardıklarıgümüşmadenini satarak bol para kazandıkları bilgisini vermiştir. Uygurlar demirin yanında nışadır, boraks, bakır oksit, ömür gibi madenler çıkarmışlardır . Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Barhan adlı kaleden bahsedilirken, bu dağın eteğinde ve kalenin aşağısında altın madenleri bulunduğu zikredilmektedir.Eski Türklerde özellikle gümüş madenlerinin bir kısmı hükümdara ait olup kağanlar çıkarılan gümüşten akça kestirmişlerdir .

26 Aralık 2013 Perşembe

ESKİ TÜRKLERDE ENDÜSTRİ VE EL SANATLARI



Dünyanın en geniş imparatorluklarını kuran Bozkırlı Türkler büyük ölçüde ve çağına göre daima yüksek bir harp sanayiine sahip olmuşlardır. Bu üstünlüğü sağlayan araçlardan biri demir idi. Demir işleyicilik, madencilikte son safha olarak görünmektedir. Ondan önce bakır, bronz ve altın işleyiciliği vardı. Bunlardan ilk ikisine Taş Devri'ni aşan hemen her kültürde tesadüf ediliyor. Afanasyevo kültür çevresine dahil Minusinsk ve Altay bölgelerindeki buluntu yerlerinde M.Ö. 3000lerden kalma bakırdan yapılmış bıçak, biz ve teber, küpe ve diğer süs eşyası ele geçmiştir.

24 Aralık 2013 Salı

YÜEÇİLER





Çin tarihlerine göre Yüeçiler, Batı Türkistan’a gelişlerinden bir asır sonra Afganistan ve Hindistan’a giderek Kuşan devletini kurdu. Fakat Çinliler onları yine eskisi gibi “Büyük Yüeçiler” olarak adlandırmayı sürdürdü. Çünkü Çinliler batıya göç etmeyip Tibet’in kuzey dağlarında, Kansu’da kalan Yüeçilere “Küçük Yüeçiler” ismini vermekteydi. Bunlar hakkındaki ilk bilgiler M.Ö. 121 tarihine aittir. Buradan onların M.Ö. 130 tarihindeki yenilgi üzerine her hangi bir sebeple Vusunların önünden kaçmayıp onların hakimiyetinde yaşamayı kabul eden Yüeçiler olduğu anlaşılmaktadır.
Yüeçi’lerin etnik köken itibariyle Türk olduğu kanaati yaygındır.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Tarım ve Türk'ler

Tarım ve Türkler Dr. Hatice Şirin USER Türklerin tamamen göçebe bir hayat sürdüklerine dair yaygın kanılar sebebiyle, tarımla olan ilişkileri çok az dile getirilmiştir. Oysa Çin yıllıklarını inceleyen araştırmacılardan öğrendiklerimiz, Türklerin atalarının tarımla da uğraştıklarını ve ürün elde ettiklerini göstermektedir1. Proto Türk kavimlerinden olan Hunların zaman zaman göçebe hayattan uzaklaşarak bir yere yerleştikleri, et yedikleri ve tarımla meşgul oldukları bu yıllıklarda kayıtlıdır. Proto Kırgız kavimlerinden Cu-şilerin Çince ve Hunca yazdıklarını, klasikleri Hun dili ile okuduklarını, buğday yetiştirdiklerini, meyveliklerinin çok olduğunu, üzüm şarabı ve tuz ürettiklerini, dut diktiklerini, bu kaynaklardan öğrenmekteyiz. Aynı kavimlerin darı, buğday, arpa ve bir tür yulaf ekip bir ezme değirmeni ile bunları un yaptıkları da bilinmektedir (Eberhard 1996: 68; 76; 90; 98). Altay yöresinde ve Batı Türkistan’daki arkeolojik bulgular, Türklerin yaşadıkları ülkelerde tarihin çok eski çağlarından beri tarımın var olduğunun kesin işaretlerini ortaya çıkarır. Yenisey boylarında MÖ VII. yüzyıldaki Tagar kültürünü yaratan Tingling, Kao-che, Teih-le, Töles gibi Türk kavimleri, arklar açarak tarımla uğraşırlardı.

7 Aralık 2013 Cumartesi

Türk Tarihi ( Başlangıç )

Araştırmacı-Yazar Kazım Mirşan, Türk tarihinin seyrinin en önemli noktasının Türklerin devlet kurma ve idare etme özelliği olduğunu kaydetti.
Türk tarihi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Kazım Mirşan, Türklerin Anadolu’dan Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada etkinliklerini sürdürdüklerini belirterek, şunları söyledi:

“Türkler her zaman devlet kurmada ve idare etmede en önemli medeniyetlerden biri olmuşlardır. Devlet kurma ve idare etmek bir sanattır. Türkler de bunu en iyi yapan medeniyettir. Türklerin tarihteki kaynaklarına baktığımızda çok geniş ve sağlam bir haberleşme ağının olduğunu görmekteyiz. Türk hakanları, sınır boylarında olan her şeyden haberdar olmaktaydı. Bunun yanında sınır boylarında Türk hakanı adına karar verebilecek biri mutlaka olurdu.